Eski İnsanların İnce Dili
Uzun zamandır aklımdaydı ve karşılaştığım çok güzel hikayeler
Kulak misafiri olduğum çok güzel tatlı atışmalar , sohbetler oldu .
Bugün de aklıma geldi …
Eski insanların birbirini anlama şekli bambaşkaydı.
Bugün hâlâ bazen denk geliyorum ama eskilerin o tatlı inceliği başka bir şeydi.
Bir laf ederlerdi, hem gülerdin hem mesajı alırdın.
Mesela mahallenin yaşlı amcası, birine kilo aldığını söylemezdi.
Onun yerine şöyle bir espri yapardı:
“Oğlum senin gömlek düğmeleri birbirine küsmüş, görüşmüyorlar artık.”
Kimse alınmazdı, herkes kahkahayı basardı.
Ya da biri geç kaldığında öfkeyle “Neredesin?” diye bağırmazlardı.
Şöyle derlerdi:
“Sen gelene kadar masayı toprak basacak sandık.”
Hem uyarıyı verir, hem karşı tarafın kalbini kırmazlardı.
Bir komşu unutkanlık yaptıysa, “Sen çok dalgınsın” demez, şöyle bir laf dokundururlardı:
“Senin akıl çaydanlık gibi, kaynıyor ama buharı hemen uçuyor.”
Herkes ne demek istendiğini anlar, gülüşülür geçilirdi.
Bugün de arada böyle insanlara rastlıyorum ama eskilerin kelimeyi seçişindeki o zarafet başka bir şeydi.
Ne kırarlardı ne incitirlerdi… Sadece doğru zamanda doğru sözü söylerler, mesajı en yumuşak yerden verip giderlerdi.
Belki zaman değişti, belki insanlar hızlılaştı.
Ama o ince zekâlı, insanı güldürerek düşündüren, gönül almaya da yarayan esprilerin yeri içimde hâlâ başka.
Fethiye YILDIRIM